Okunusu

:



MÂNÂSI

Görmedin mi, nasil etti Rabbin Fil sahiplerine? Fendlerini, tedbirlerini (kötü düsüncelerini) bozup büsbütün perisan kilmadi mi? Üzerlerine sert taslarla atis eden, sürü sürü kuslar saldi da, hemen onlari bir yenik hasil (güve yiyip tanesiz kalmis ekin yapragi, saman) gibi kiliverdi.

Tefsir - Bu sûre, büyük bir olayi hatirlatmaktadir. Mîlâdin (570)'nci senelerinde Habesistan'in Yemen Vâlisi Ebrehe, San'a'da büyük bir kilise yaptirarak Araplarin yalniz en büyük mâbet olarak bu kiliseyi tanimalarini ve her yerden burayi ziyarete gelmelerini saglamaya çalismis ise de, onlari Mekke'deki Kâbe'den bir türlü çevirememisti.

Bunun üzerine Kâbe'yi yikip yerini belirsiz etmeye karar verdi. Fillerle de kuvvetlendirdigi büyük bir ordu ile Mekke'ye yürüdü ve bir gün Mekke'nin yakinlarinda karargâhini kurdu. Bunu gören ve maksadini anlayan Mekkeliler, daglara çekildiler. Çünkü karsi koyacak hiçbir kuvvetleri yoktu.

Ebrehe ordusu yürüdü. Mekke'ye yaklasinca birdenbire muhtelif cihetlerden alay alay, bölük bölük kuslar peyda oldu ve gökyüzünü kapadi ve bunlar Ebrehe'nin askeri üzerine sert taslarla atis ettiler. Bu kuslarin attiklari taslar kime degmis ise vücudu delik desik bir hale gelmis ve böylece Ebrehe ordusu neye ugradigini bilmeyerek perisan olmus, vâdiler lâse ile dolmus ve Kur'ân'in tasvir ettigi gibi Ebrehe ordusu yenik bir hasil gibi olmustur. Böylece Ebrehe ordusu için Mekke'ye girmek nasip olmadi, kendileri yok oldu, fakat Kâbe yine dimdik durdu ve kiyamete kadar da öylece duracaktir.

Iste bu sûrenin hatirlattigi olay, bu Ilâhî mûcizedir. Peygamber Efendimiz de bu yil dogmustu. Ibrahim Peygamberden beri Tevhîd mâbedi olan Kâbe, sonradan putlarla dolmustu. Fakat bu Ilâhî mâbed, Hazret-i Muhammed Mustafâ eliyle yine eski mevkiini alacak, Tevhîd dîninin ve Müslümanligin kiblesi, bas mâbedi olacakti, Allah böyle dilemisti. Ebrehe ise, burasini yok ederek sapiklik dînini, putperestligi daha kuvvetli bir sûrette yasatmak istiyordu. Onun için Tevhîd dînini bütün dünyaya yayacak olan Hazret-i Muhammed'in dogdugu sene Cenâb-i Hak Ilâhî bir mûcize ile Ebrehe ordusunu yok ediverdi. Allâh'in iradesine aykiri olan bu kötü düsünceleri, kendi felâketlerini hazirlamis olmaktan baska ise yaramadi.

Bu olaydan kirk sene sonra Hazret-i Muhammed Mustafâ Peygamber oldu ve evvelâ Kureys'i dîne dâvet etti. Kâbe'yi putlardan temizlemek istedi. Fakat Kureys, bunu kabul etmedikleri gibi fazla olarak O'na birçok eza ve cefa da yaptilar. O zaman Mekkelilerden bu olayi gözleriyle görmüs olanlar da vardi.

Iste, Cenâb-i Allah, Peygamberine indirmis oldugu Fil Sûresi ile bu gerçegi onlara hatirlatmak istemistir. Simdi bu sûrenin genis mânâsi su demek oluyor:
"Yâ Muhammed! Görmedin mi? Gözünle görmüs gibi gerçekten bilmiyor musun? Kâbe'yi yikmak için filleri ile Mekke'ye yürüyen orduyu senin Rabbin nasil bir anda ve hatira gelmiyen bir sekilde mahvetti. Onlarin tedbirlerini, kötü düsüncelerini, fendlerini, düzenlerini, kurduklari tuzaklari nasil altüst edivermis ise, kudret ve kuvvetlerine güvenen koca bir orduyu kimsenin düsünemiyecegi bir sekilde nasil yok etmis ise sevgili Peygamberim, bugün sana tuzak kurmayi, seni yok etmeyi düsünen, Tevhîd dînini, Müslümanligi ortadan kaldirmak için birçok tedbirlere, seytanî fikirlere basvuran kimselerin plânlarini ve tedbirlerini de öylece ters çevirmeye kadirdir. Senin Rabbin, âhiret azâbindan baska dünyada dahi kurumlari bozup dagitmaya kaadirdir. Buna inanmiyanlar, Kâbe'yi yikmak isteyen ordunun basina geleni düsünsünler de ondan ibret alsinlar ve azginliklarindan vazgeçsinler! Allâh'in sana olan inâyeti Kâbe'ye inâyetinden daha ziyadedir. Bunu anlamak istemiyenlerin basina gelecek felâket, Fil'li ordunun basina gelenden daha hafif olmayacaktir."

Bu sûre ile Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz'e düsmanlik yapanlarin, O'na karsi kötü niyet besleyenlerin erinde gecinde yok olacaklarina isaret olunmus ve nasil ki öyle de olmustur.