İslâm dinini kabul eden, Allah'a teslim olmuş kişi.
"Es.le.me" fiilinin ism-i faili olup "İslâm"
ile aynı kökten gelir. İslâm lügatta itaat etmek, boyun eğmek,
bağlanmak, bir şeye teslim olmak, kendini Allah'a vermek, ihlaslı
davranmak, samimiyetle ve içten gelerek yönelmek, müslüman olmak, İslâm'a
girmek; Yüce Allah'a itaat etmek, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in getirdiği
din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini benimsemek,
şer'î hükümlere bağlılık göstermek, İslâmiyeti bir
din olarak kabul etmektir (Bkz. el-Bakara: 2/112, 131-133; Âlu İmrân:
3/20, 83; en-Nisa: 4/125; el-Mâide, 5/44; el-En'âm: 6/14; en-Nahl: 16/81-83;
el-Hacc: 22/34; en-Neml: 27/44; Lokman: 31/22, es-Sâffât: 37/103; ez-Zümer:
39/54; el-Fetih: 48/16; el-Cinn: 72/14).
"İslâm" ile "müslim" veya "müsliman"
kelimeleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu sebeple,
"İslâm" kelimesinin Iüğat ve ıstılah manasında
zikredilen özellikleri taşıyan kimseye de müslim veya müsliman
denilmiştir. Müsliman, Farsça "müslim''in çoğuludur. Halk
dilinde bu kelime müslüman şeklinde kullanılmaktadır ve bu
şekilde şöhret bulmuştur.
Kur-'ân-ı Kerim'de iman ile İslâm, bazan aynı
manada kullanılmış, bazan da farklı kavramlar olarak ele alınmıştır.
İman ile İslâm, aynı manâda kullanılırsa; bu durumda
İslâm deyince, İslam'ın gerekleri olan hükümlerin dinden olduğuna
inanmak, İslâm'ı bir din olarak benimsemek ve ona boyun eğmek
manâsı anlaşılır.
İslâm çok geniş bir kavramdır ve kısaca
"İhlâs, inkıyad ve teslimiyet" demektir. Teslimiyet ise
üç türlü olur: Ya kalben olur ki; bu kat'î inanç demektir. Veya dil ile
olur ki; bu da ikrardır. Ya da organlarla olur. Bunlar da ibadetlerdir. Bu
üç şeklin en üstünü kalb ile olanıdır. İşte İslâm'ın
üç şeklinden biri olan kalbin teslimiyet ve bağlılığına
iman denilir. Matüridîler bu anlayıştan hareketle, imanla İslâm'ı
bir telakki etmişlerdir (bk. Matüridî, Kitabü't-Tevhîd, s. 398).
İslâm inançları açısından da iman ile
İslâm bir kabul edilmiştir. Zira İslâm, şer'î hükümleri
kabul etmek manâsında boyun eğmektir. Bu da tasdikin hakikatıdır.
Aynı şekilde İslâm'ın bir zâhirî, bir de bâtınî yönü
vardır. Bâtınî yönden inkıyad ve boyun eğmek tasdikın
kendisidir. Zâhirî yönden boyun eğmekse ikrar etmektir. Şu halde
bir kimse hakkında "mü'mindir, fakat müslüman değildir";
yahut "müslümandır, fakat mü'min değildir" şeklinde
bir hüküm doğru olmaz. Çünkü insanlar Hz. Peygamber zamanında
üç fırka üzerinde toplanmaktaydı: "Mü'min, münafık, kâfir.
Bunlar arasında bir dördüncüsü yoktur" (İmam A'zam, Fıkh-ı
Ekber Aliyyü'l-Kari Şerhi, trc. Yunus V. Yavuz, s. 361-362).
Hz. Peygamber'in tebliğ etmiş olduğu dine
İslâm, o dinin mensuplarına "müslüman" adının
bizzat Yüce Allah tarafından verilmiş olması da mü'min ile müslüman
arasında bir ayırım yapılmadığını göstermektedir
(Alû İmrân, 3/85; el-Mâide, 5/3, el-Hacc, 22/78; ez-Zâriyat: 51/35).
İman ile İslâm'ın aynı mefhumlar olduğu Kur'ân'ın
da ifade ettiği bir husustur (Yunus, 10/84; en-Neml: 27/81; ez-Zâriyât:
51/35 vd). Şu halde "iman kalben tasdik etmek olup bâtınî bağlılıktan
ibarettir. İslâm ise, bu bâtınî bağlılığı
dil ile ikrar ederek açıklamak ve İslâm'a âit hükümleri kabul
etmektir. Bu sebeple namaz kılmak ve zekât vermeyi İslâm'ın manâsı
içine sokmakta bir sakınca yoktur... (İmam A'zam, a.g.e., s. 363). Bu
gerçek şu âyette açık bir şekilde dile getirilmiştir:
"... Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamber'in size şahid olması,
sizin de insanlara Şahid olmanız için size müslüman adını
veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'ın
emirlerine sarılın. O sizin sâhibinizdir. Ne güzel sahib ve ne güzel
yardımcıdır!" (el-Hacc, 22/78).
Buna göre, "iman-İslâm" veya "mü'min-müslim"
kelimeleri arasında netice itibariyle bir fark yoktur. Ancak, Kur'ân-ı
Kerim'in bir yerinde "İslâm", "dış görünüş
itibariyle müslüman olmak" anlamında gelmektedir. Şöyle ki:
"Habibim! Bedevîler, "inandık" dediler. De ki: "İnanmadınız
ama İslâm olduk deyin (çünkü iman gönülden olur... İslâm ise
itaat ederek barışa girmek, savaşı "bırakmaktır.
Savaşı bırakmakla İslâm olup güvene girdiniz). Fakat henüz
iman gönüllerinize yerleşmedi; eğer Allah'a ve Peygamberine itaat
ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez..." (el-Hucurât,
49/14).
Müslim sözcüğü tekil olarak yalnız iki âyet-i
kerimede geçer. "Îbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyandı. Fakat o,
doğruya yönelmiş bir müslim(müslüman)dı. Müşriklerden
de değildi" (Âlû İmrân, 3/67). Başka bir âyette, Yûsuf(a.s.)'ın
Mısır'da büyük mülk ve nimetlere kavuştuktan sonra şöyle
dua ettiği bildirilir: "Rabbim! Bana mülk verdin, bana rüyaların
tabirini öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünya
ve âhirette dostum Sen'sin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni
salihlere kat" (Yusuf, 12/101).
Hz. İbrahim ve İsmail (a.s.) Kâ'be-i Muazzama'nın
temelini yükseltirken şöyle dua etmişlerdi: "Rabbimiz! İkimizi
de Sana teslim olan (müslimeyn) kıl. Soyumuzdan da, Sana teslim olan bir
ümmet meydana getir" (el-Bakara, 2/128).
Müslim kelimesi pek çok âyette çoğul olarak geçer.
Bu arada Kur'ân-ı Kerim'de erkek müslümanlardan çokça söz edildiği
halde, kadınlardan söz edilmemesi bazı sahabe hanımlarının
dikkatini çekmiş ve Allah'ın Rasûlüne bu konuda başvuranlar
olmuştur. bunun üzerine şu âyet inmiştir: "Müslüman
erkeklerle müslüman kadınlara, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara,
ibadete devam eden erkeklerle ibadete devam eden kadınlara, sadık
erkeklerle sadık kadınlara, sabırlı erkeklerle sabırlı
kadınlara, Allah'tan hakkıyla korkan erkeklerle Allah'tan hakkıyla
korkan kadınlara, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlara, oruç
tutan erkeklerle oruç tutan kadınlara, iffetlerini koruyan erkeklerle
iffetlerini koruyan kadınlara, Allah'ı çok zikreden erkeklerle,
Allah'ı çok zikreden kadınlara, şüphesiz ki Allah mağfiret
ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" (el-Ahzâb,
33/35).
Râgıb el-Isfahanî'ye göre İslâm iki kısma
ayrılır: Birincisi, iman'ın daha aşağısındadır
ki bu, dil ile itiraftır. Yukarıda geçen âyette bu kasdedilir.
İkincisi ise, imanın üzerindedir ki, bu da dil ile itirafın yanında
kalb ile itikad, fiil ile yerine getirme ve Allah'ın tüm kaza ve kaderinde
O'na teslimiyet göstermektir. Nitekim İbrahim (a.s.)'a "Rabbi: "Teslim
ol" buyurduğunda, "Âlemlerin Rabb'ine teslim oldum" demişti..."
(el-Bakara, 2/131). Yine "Allah katında din İslâm'dır..."
(Âl-u İmrân, 3/19): "Kim İslâm'dan başka bir din ararsa,
bilsin ki (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, âhirette kaybedenlerden olacaktır"
(Âl-u İmrân, 3/85) âyetleri İslâm'ın ikinci türünü
belirtir (Râgıb el-İsfahanî, el-Müfredat, s. 351-352).
Sa'd b.Ebi Vakkas'ın, babası Sa'd'tan naklen haber
verdiğine göre, Rasûlüllah (s.a.s.), (Sa'd da aralarında oturmakta
iken bir kaç kişiye dünyalık vermiş) Sa'd hâdiseyi şöyle
anlatmıştır: "Rasûlüllah (s.a.s.) onlardan birine bir
şey vermedi. Halbuki en çok beğendiğim o idi. Bunun üzerine ben:
- Ya Rasûlüllah! Filanı niçin kenara bıraktın?
Vallahi ben onu iyi bir mü'nıin görüyorum, dedim. Rasûlüllah (s.a.s.):
"Yahud müslim" dedi. Biraz sustum. Sonra yine o zat hakkındaki
bilgim galebe çalarak;
-Ya Rasulallah! Filanı niçin kenara bıraktın?
Vallahi ben onu iyi bir mü'min görüyorum, dedim. Rasulüllah (sas): "Yahud
müslim" buyurdu. Sonra yine o zat hakkındaki bilgim galebe çaldı.
Ve; ya Rasûlüllah! Filanı niçin bıraktın? Vallahi ben onu iyi
mü'min görüyorum, dedim. Rasûlüllah (s.a.s.) tekrar:
"Yahud müslim" buyurdu ve ilave ederek: "Ey
Sa'd! Ben -başkası benim için daha makbul olduğu halde- bazan sırf
bir adam yüz üstü Cehenneme atılır endişesiyle ona bir şeyler
veriyorum" buyurdular (Buhârî, İman: 19; Müslim, İman, 236,
237). Hadisin zahiri: "... De ki: Siz iman etmediniz, bâri müslüman
olduk deyin" (el-Hucurât, 49/14) ayetine uymaktadır. Hadiste
Rasulullah (s.a.s.), imanın İslâm'a nazaran daha özel olduğuna
işaret etmiştir. Ayrıca, o şahsın münafık olmadığını,
müslüman olduğunu da belirtmiştir. Ona vermeyişinin sebebi ise,
onun müslüman olduğunu bilmiş olmasıdır. Rasûlüllah'ın
esas gayesi, daha çok müellefe-i kulûb durumunda olan kimselere bir şeyler
vermek suretiyle onların kalblerini İslâm'a kazanmaktı. Aynı
zamanda "yahud müslim" sözü ile bir gerçeğe de işaret
etmek istiyordu. O da imanın bir kalb işi olduğu ve kalbde olana
kolay kolay vakıf olunamayacağı, onun için de "müslim"
demenin daha uygun olacağı gerçeği idi. Aynı şekilde,
bir kimseyi överken onun bâtınî (iç) durumunu söylemekten sakınmak
gerekir. Çünkü insanın iç dünyasını yalnız Allah Teâlâ
bileceğinden, insanın zâhirî durumuna bakarak "müslim"
demenin daha uygun olduğu dile getirilmek istenmiştir (İbn Kesîr,
Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azîm, IV, 219; Tecrîd-i Sarih tercemesi, I, 40).
Genel olarak Hz. Peygamber de "iman" ile "İslam"
veya "mü'min" ile "müslim" arasında ayırım
yapmamıştır. Hattâ aynı şeyi ifade etmek üzere söylenen
hadislerde bazan "müslim", bazan da "mü'min" kelimeleri
kullanılmıştır (bkz. Buhârî, İman: 20, 36; Nesâî,
İman: 3, 4; Ebu Davud, Edeb, 47; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 89, 90,
162).
Müslümanın tanımı, karakteristik özellikleri
ve birbirlerine karşı nasıl olmaları gerektiği özetle
şöyle belirtilmiştir:
"Müslüman, diğer müslümanların elinden ve
dilinden emin olduğu kimsedir" (Buhârî, İman: 4; Müslim,
İman: 64, 65, 66; Ebu Davud, Cihad: 2; Tirmizi, Kiyame: 52; Nesâî, İman,
8, 8);
"Kim bizim kıldığımız namazı
kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimiz kurbanın etinden
yerse, işte o müslümandır" (Nesaî, İman: 9);
"Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez ve başkalarının zulmetmesine de razı olmaz..."
(Buhârî, Mezâlim, 3); "Bir müslümana küfretmek fâsıklık,
onu öldürmek ise küfürdür"(Buhârî, İman: 36; Müslim, İman:
116).
"İslâm'a gir, kurtulursun" (Buhârî, Bed'ul
Vahy, 6, Cihâd, 102, Tefsîru Sûre 3, 4; Müslim, Cihâd: 74; İbn Mâce,
Mukaddime, 10); "Müslümanın müslümana kanı, malı ve
ırzı haramdır" (Müslim, Birr: 32; Ahmed b. Hanbel, III,
491); "Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır:
Selâmını almak, davetine icabet etmek, cenazesinde hazır
bulunmak, hastalandığı zaman ziyaret etmek ve aksırdığı
zaman Allah'a hamdederse "yerhamüke'llahü (Allah sana rahmet etsin)"
demek" (Buhârî, Cenâiz: 2; Müslim, Selâm, 4-6; Tirmizî, Edeb: 1;
İbn Mâce, Cenâiz: 1; Ahmed b. Hanbel, II, 332, 372, 412, 540).
İman kalb işi olduğu halde, İslâm daha
çok imanın amel olarak dışarıya yansımasını
ifade eder. Nitekim Cibril hadisinde, iman tarif edilirken; "Allah'a,
meleklere, kitaplara, peygamberlere, kıyamet gününe, hayır ve şerrin
Allahû Teâlâ'dan olduğuna inanmandır" buyurulurken; İslâm'ın
tarifinde, topluma ilân edilen ve amel olarak yapılması gereken
prensipler, yani İslâm'ın beş şartı sayılır:
"İslâm, Allah'tan başka hiç bir ilâh olmadığına
ve Hz. Muhammed'in Allah'ın rasûlü olduğuna şehadet etmen,
namazı kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman ve gücün
yetiyorsa hac farizasını yerine getirmendir" (Buhârî, İmân,
34, 37, Şehâdat: 26, Tefsîru Sûre: 31/2; Müslim, İmân: 5, 7, 8;
Ebû Dâvud, Sünne: 16; Tirmizî, İmân: 4).
"Müslüman, sevdiğini Allah için seven, Allah'ı
ve Rasûlü'nü her Şeyden çok seven ve Allah kendisine imanı nasip
ettikten sonra tekrar küfre dönmeyi, cehenneme yüz üstü atılmaktan
daha tehlikeli gören kimsedir" (Nesâî, İmân: 3, 4);
"Müslüman, diğer müslümanların canına,
malına ve namusuna saygı duyan kimsedir" (Ahmed b. Hanbel, a.g.e.,
II, 491);
"Bir müslümanın, din kardeşine üç günden
fazla dargın durması helâl olmaz" (Buhârî, Edeb: 57; Müslim,
Birr: 23, 25; Ebu Davud, Edeb: 47; Tirmizi, Birr: 21, 24; İbn Mace,
Mukaddime: 7; Ahmed b. Hanbel, a.g.e., I, 176).
Hangi müslümanlık daha hayırlıdır diyen
birine Rasûlüllah (s.a.s.); "Tanıdığın ve tanımadığın
herkese yemek ikram eder ve selam verirsin " cevabını vermiştir
(Buhârî, İman: 6, 20; Müslim, İman: 63; Nesaî, İman: 12).
Şu halde cömertlik ve Allah'ın selâmının yayılması
da İslâm'ın prensiplerinden ve müslümanların örnek vasıflarındandır.
Kalbinde imanı olan her insan aynı zamanda müslümandır.
Fakat her müslüman mü'min olmayabilir. İslam'da asıl olan iman ve
amelin birlikte bulunmasıdır. İbadetler, insanlar arası münasebetleri
düzenleyen hükümler ve bunlara uymayanlar için öngörülen dünyevî ve
uhrevî müeyyideler bir bütün olarak alınır, birbirini tâmamlayacak
şekilde kişi ve toplum hayatında uygulamaya konulursa "İslâm'a
gir, kurtulmuş olursun" hadisinin haber verdiği gerçek ortaya çıkar.
İbadet ve muamelelerden soyutlanmış, kalbteki
bir imanın korunması güçtür. Aylarca veya yıllarca namaz, oruç,
zekât ibadetini tanımamış, günlük işlerinde İslâmî
bir endişesi olmayan bir kimsenin kalbi kararabilir ve İlâhî
duygulara karşı duyarlılığını kaybedebilir.
Özellikle kendilerini amelden müstağnî görerek başkalarını
irşad etmeye çalışmanın çirkinliği Kur'an-ı
Kerim'de şöyle belirtilir: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız
şeyi niçin söyleyip duruyorsunuz?" (es-Saff, 61/2). "İnsanlara
iyiliği emrediyor da, kendi nefsinizi unutuyor musunuz? Oysa siz, kitabı
da okuyorsunuz. Hiç düşünmez misiniz?" (el-Bakara, 2/44).
Sonuç olarak müslüman; özü, sözü ve işleriyle en
doğru hareket eden, haksızlık yapmayan, daima her işin iyi
yanını görmeye ve almaya çalışan, dünyada her davranışının
yazıcı melekler tarafından tespit edildiğine inanan kimsedir
(Ayrıntı için bk. "İslâm" mad.).
BAZI AYETLER
* Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Süphesiz Biz, umulur ki aklinizi kullanirsiniz diye size ayetleri açikladik. ( Hadid Suresi / 17)
* Onlar, iyice korunmus sehirlerde veya duvar arka
sinda olmaksizin sizinle toplu bir halde savasmazlar. Kendi aralarindaki çarpismalari ise pek siddetlidir. Sen onlari birlik sanirsin, oysa kalpleri paramparçadir. Bu, süphesiz onlarin akletmeyen bir kavim olmalari dolayisiyla böyledir. ( Hasr Suresi / 14)
* Allah, onlar için siddetli bir azab hazirlamistir; öyleyse ey iman eden temiz akil sahipleri, Allah'tan korkun. Dogrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatirlatan ve ögüt veren Kur'an) indirmistir. ( Talak Suresi / 10)
* Ve derler ki: "Eger dinlemis olsaydik ya da akil etmis olsaydik, su çilginca yanan atesin halki arasinda olmayacaktik." ( Mülk Suresi / 10)
* "Eger aklinizi kullanabiliyorsaniz, O, dogunun da, batinin da ve bunlar arasinda olan her seyin de Rabbidir" dedi (Musa). ( Suara Suresi / 28)
* Size verilen her sey, yalnizca dünya hayatinin metai ve süsüdür. Allah katinda olan ise, daha hayirli ve daha süreklidir. Yine de, akillanmayacak misiniz? ( Kasas Suresi / 60)
* Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçik bir ayet birakmisizdir. (Ankebut Suresi / 35)
* Iste bu örnekler; biz bunlari insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden baskasi bunlara akil erdirmez. (Ankebut Suresi / 43)
* Andolsun onlara: "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, süphesiz: "Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'indir." Hayir, onlarin çogu akletmiyorlar. ( Ankebut Suresi / 63)
* Size bir korku ve umut (unsuru) olarak simsegi göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O'nun ayetlerindendir. Süphesiz bunda, aklini kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardir.
( Rum Suresi / 24)
* Onlar, siz birbirinizi namaza çagirdiginizda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onlarin akil erdirmeyen bir topluluk olmalarindandir. ( Mmaide Suresi / 58
)
* Ve (yine) kendilerine: "Insanlarin iman ettigi gibi siz de iman edin" denildiginde: "Düsük akillilarin iman ettigi gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asil düsük-akillilar kendileridir; ama bilmezler. ( Bakara Suresi / 13)
KIRK HADIS
1-) Kim benim sunnetimi diriltirse(ihya eder ve yasaminda tatbik ederse) beni sevmis olur. Beni seven de benimle beraber Cennettedir.
2-) Bana itaat eden Allah'a itaat etmis olur. Bana isyan eden Allah'a isyan etmisolur.
3-) Sizden birinizin, arzusu benim getirdigim (Kur'an'a Seriat)e uymadikca kamil imanla iman etmis olamaz.
4-) Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin ederimki, Ben kendisine babasindan ve cocugundan daha sevgili oluncaya kadar sizden biriniz kamil imanla iman etmis olmaz.
5-) Gercek musluman, muslumanlarin elinden ve dilinden geven icinde oldugu kimsedir. Gercek muhacir ise Allah'in yasaklarini terkeden kimsedir.
6-) Bildigi ile amel eden kisiye Allah bilmedigi ilimlerin bilgisine varis kilar.
7-) Kardesini bir gunahindan dolayi ayip-layan kisi, gunahi islemedikce olmez.
8-) Islam'in dugmeleri dugme dugme cozulecek(Seriatin emirleri tek tek terkedilecek). Her dugme cozuldukce insanlar onu takibedendugmeyi cozmeye tesebbus edecekler. Bu cozulen dugmelerin ilki idari konular, sonuncusuda namazdir.
9-) Sizden kim (Seriate uymayan) bir kotu is gorurse onu eliyle duzeltsin, buna gucu yetmezse diliyle duzeltsin. Buna da gucu yetmezse kalbiyle bugzetsin. Bu sonuncusu ise imanin en zayip mertebesidir.
10-) Cihad, kiyamet gunune kadar gecerli bir emirdir.
11-) Kim gaz yapmadan ve icinde gaza yapma istegini konusturmadan olurse, munafiklikdan bir cesit uzere olur.
12-) Cihadin en faziletlisi zalim sultan katinda hakki soylemektir.
13-) Rabbini gazablandiracak bir meselede sultani hosnud eden(etmeye calisan) Allah'in dininden cikmis olur.
14-) Cennet (nefse agir geldigi icin) hoslanilmayan seylerle, cehennemde sehvete hitap eden seylerle kusatilmistir.
15-) Islam'in disinda bir millet uzerine yemin eden, soyledigi gibidir. (Onlardandir)
16-) Amellerin en hayirlisi sevdigini Allah icin sevmek bugzettigine de Allah icin bugzetmektir.
17-) Kim bir kavme benzemeye calisirsa, o onlardandir.
18-) Munafigin alameti uctur: Konustugunda yalan soyler, vaad verdiginde yerine getirmez, emanet olundugunda hainlik eder.
19-) Kisi din kardesine kafirlik isnad ederse, bu isnad ikisinden birine doner.
20-) Kim bir hayirli isi yapmaya yonelirse, onu yapan kadar mukafat alir.
21-) Arzusu ve hedefi Allah'dan baska sey olarak sabahlayan Allah(in kullain) dan degildir. Muslumanlarin dertleriyle dertlenmeyen de onlardan degildir.
22-) Rabb olarak Allah'a, din olarak islam'a, peygamber olarak Muhammed (s.a.v) erazi olan kisi imanin tadini tatmis demektir.
23-) Islam cemaatinden bir karis da olsa ayrilan, boynundan islam bagini cozmus demektir.
24-) Is ehil olmayana verildiginde kiyameti bekle.
25-) Akilli kisi nefsine hakim olup olumdne sonrasi icin is yapandir. Aciz(akilsiz) kisi ise nefsini arzularina tabi kilip sonrada Allah'a karsi Temennide bulunandir.
26-) Emirleriniz hayirlilariniz, zenginleriniz hosgorululeriniz, isleriniz aranizda danismayla oldugunda yerin ustu sizin icin yerin altindan daha hayirlidir. Ama emirleriniz serlileriniz, zenginleriniz cimrileriniz, isleriniz kadinlarinizin elinde oldugunda yerin alti sizin icin yerin ustunden daha hayirlidir.
27-) Kendimden sonra erkekler icin kadinlardan daha zararli bir fitne birakmadim.
28-) Sozlerin en dogrusu Allah'in kitabidir. Hayat tarzlarinin en guzeli Muhammed(s.a.v) in hayat tarzidir. Islerin en serlileri sonradan uyduranlardir. Her sonradan uydurulan sey bid'attir. Her bid'at sapikliktir ve her sapiklik ta Cehennem'dedir.
29-) Fitne doneminde ibadete sarilmakk, bana hicret etmek gibidir.
30-) Ummetimden bir takim kimseler, ismini degistirerek sarabi(alkollu icecekleri) icecekler. Bu esnada baskalari ucunda (yanlarinda) calgilar calinacak ve sarkici kadinlar olacak. Iste onun icin Allah onlari yere batiracak ve aralarindan bazilarinin sekli maymun'a ve domuz'a cevrilecek.
31-) Suphesiz ki benden sonra ummetimden Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kisim insanlar olacak. Fakat onlarin okudugu bogazlarini gecmeyecek. Onlar tipki okun yaydanciktigi gibi dinden cikacaklar, sonra da tekrar ona donmeyecekler. O kimseler, insanlarin ve hayvanlarin en serlileri (kotuleri)dir.
32-) Kalbinden tam bir sadakatle Allah 'tan baska ilah olmadiginina ve Muhammed 'in de Allah'in rasulu olduguna sehadet eden bir kimseyi Allah, cehennem atesine haram kilar.
33-) Kim itaatten bir el kadar ayrilirsa, kiyamet gununde Allah'in huzuruna lehinde hic bir delili olmadigi halde kavusur. Kim de boynunda (halifeye) beyat olmadigi halde olurse cahiliye olumuyle olmus olur.
34-) Ya ogrenen, ya ogreten, ya dinleyen, ya da seven ol! Bunlarin disinda bir besincisi olma; helak olursun. Besincisi ise, ilme ve ilim ehline bugzetmendir.
35-) Allah kadin kiyafetini giyen erkege ve erkek kiligina giren kadina lanet etsin.
36-) Allah'a isyan olan bir hususta kimseye hic bir itaat yoktur. Itaat ancak marufta (ser'i olculer icerisinde)dir.
37-) Irkciliga cagiran bizden degildir. Irkcilik icin savasan bizden degildir. Irkcilik uzere olen de bizden(muslumanlardan) degildir.
38-) Kisi arkadasinin dini uzeredir. O halde sizden birisi kiminle arkadaslik yaptigina dikkat etsin. Kisi sevdigi ile beraber(hasrolunacaktir)dir.
39-) Ummetim dinar ve derhemi(parayi, maddi varliklari) yucelttigi zaman onlardan islam'in heybeti kaldirilir. Iyilikle emretmeyi terkettikleri zaman da vahyin bereketinden mahrum kilinirlar.
40-) Insanlar uzerine oyle bir zaman gelecek ki, onlar arasinda dini konusunda(yapilan saldirilara) sabirla karsi koyan, kor parcasini avuclayan gibi olacak.
ÖZLÜ SÖZLER
* "Atalarinin dindarligi ile kurtulacagini sananlar babalarinin yemesi ile doyacagini zannedenler gibidir." (Imami gazali)
* "Düsmanlarim bana ne yapabilir ki?sürgün edilmem seyehat ,hapsedilmem halvet ,öldürülmem ise sehadettir."( I.Teymiyye)
* "Hiristiyanlar alim oldukça ,müslümanlar cahil oldukça dinlerinden uzaklasirlar." ( Charles Mismar )
* "Sözün seni böbürlendirdigi vakit sus , susman seni böbürlendirdigi zaman ise konus" ( Talk B. Habib )
* "Hep ayrilik istege varinca istek ölür , toplu halde ölselerde insanlar tek tek ölür." (NFK)
* "Elimizde olan seyleri çok az düsünürüz eksik olanlari ise daima."( Schopenhaur)
* "Günah yasak oldugu için aci vermez , aci verdigi için yasaktir " (Goethe )
* "Gerçek bir insan olmak , gerçek bir müslüman olmaktir." ( Cemil Meriç )
* "Seriat;sebebi saadet ve adaleti mahz ve fazilettir."( B.Z. Said-i Nursi )
* "Sözü dinleyip , dogrusuna uyana ne mutlu !"( Zümer Suresi , Ayet :18 )
* "Seytanindan süphesi olan küçük bir iyilige niyetlensin" ( Ali Suad )
* "Islam fikre tevhid ,hayata istikamet vermistir." ( B. Z. Said-i Nursi )
* "Acilarin en acisi kendi kendimize çektirdigimizdir."( Sophakles)
* "Acilarin en acisi kendi kendimize çektirdigimizdir " ( Sophokles)
* "Insanlar putlastirdiklari ile cezalandirilir."( Ersin Gündogan)
* "Tüm kitaplar tek bir kitabin daha iyi anlasilmasi için okunur. "
* "Sabir ,herkesten biraz fazla dayanmaktir." ( Selim Gündüzalp )
* "Düsmanin açik biraktigi kapi ancak onun istedigi yere çikar "
* "Hep isabet edene hiç tesadüf denir mi? "( Ibrahim Erdinç Sumnu)
* "Islamda idare biçimi yoktur , idare ölçüleri vardir ." ( NFK )
* "Seytan hiç bir günahi , günah diye yaptirmaz. " ( Said Solmaz )
* "Vesveseye kapilmazsan seytan kahrindan ölür"( Sadi-i Sirazi)
* "Körler ülkesinde görmek idamlik suçtur."(C. Sahabettin )
* "Toprak, eti , yagi yer ama imani yiyemez " ( Hasan-i Basri )
* "Tarih degil , hatalar tekerrür eder." ( ii. Bbdülhamid )