www.kabakini.de







Okunusu: Elhamdü lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. Iyyâke na'budü ve iyyâke neste'în, Ihdinessirâtel müstakîm. Sirâtellezine en'amte aleyhim gayrilmagdûbi aleyhim ve leddâllîn. Amin



MÂNÂSI

Hamd (övmek, övülmek); O, âlemlerin Rabbi, O Rahmân, Rahîm, O, âhiret gününün mâliki Allâh'in (hakki) dir. O'na mahsustur. Ilâhi! Yalniz Sana ibâdet ve kulluk ederiz, sade Sen'den yardim dileriz. Bizi dogru yola hidâyet eyle. Kendilerine bol bol nîmet verdigin bahtiyarlarin yoluna, ki onlar ne azip sapmis, ne de gazabina ugramislardir. (Duâmizi kabul eyle Allâh'im!)

Tefsir - Bu sûre yedi âyettir. Kur'ân bununla baslar. Buna "Fâtiha, El-Hamdü'li'llâh" sûresi denir. Bes vakit namazin her rek'atinda bu sûreyi okumak vâciptir. Bu bakimdan her namaz kilan müslüman, bu sûreyi günde kirk kere, hiç degilse on yedi kere okuyacak demektir. (1) Bu sûre, bize Allâh'i sifatlariyla bildiriyor. Allâh'a nasil îman ve ibâdet etmek lâzim geldigini tâlim ediyor. Bizi dünya ve âhiret saâdetine götürecek yolu gösteriyor.

Simdi bu âyetlerin mânâlarini kisaca îzah edelim:

"El-Hamdü; hamd" övmek demektir. Allâh bütün kemâl sifatlari kendisinde toplanmis, eksik sifatlardan ârî, her varligin yaraticisi olan Vâcibü'l-vücûd'dur.

Rabb, burada Allâh'in sifatidir, yaratiklarini terbiye eden, besleyip büyüten, istedigi gibi kaliptan kaliba geçiren, onlara yap, yapma diye tekliflerde bulunan, bazan sevindiren, bazan korkutan ve yavas yavas yetistirip kemâle erdiren... Kisaca: Terbiyenin bütün lâzimlarina mâlik olan en kuvvetli ve en mükemmel bir mürebbî demektir.

Âlemîn = Âlemler; canli cansiz, gördügümüz ve görmedigimiz bütün varlik âlemi demektir.

Rahmân, burada Allâh'in ikinci sifati olup pek merhametli, sonsuz ve umûmî rahmet sahibi demektir.

Baska bir deyisle Rahmân; her mevcuda yaradilisinin icab ettirdigi gayeye göre bir takim kabiliyetler veren, sahsinin ve nev'inin yasamasi için gereken her seyi hepsine birden -bunlarin isteyip istemedigine, çalisip çalismadigina, îmanli veya îmansiz olduguna bakmayarak- vermis olan ezelî, genis, sonsuz rahmet sahibi demektir.

Binâenaleyh, Rahmân olmasi bakimindan, Allâh'in rahmeti o kadar genis ve umûmîdir ki, hiç bir mevcut onun disinda kalamaz. Âlemde her seyin ilk olarak varligi da, varligin bekâsi da yalniz Allah iledir. Her seye varlik veren ve varligini devam ettirecek nice nice nîmetler bagislayan O'dur. Bunlari verirken canliyi cansizdan, îmanliyi îmansizdan ayirt etmemistir. Yarattigi her mevcuda, yasamasi için gereken seyleri daha önceden vermistir. Çünkü Allah, Rahmân sifatiyle muttasiftir. Rahmân, O'nun Esmâ-i Hüsnâ'sindandir.

Rahîm; çok merhamet edici demektir. Bu da, Allâh'in üçüncü sifatidir. Bu da çok merhametli mânâsina ise de bu, daha husûsî bir mahiyettedir. Allâh'in Rahîm sifatiyle muttasif olmasindan sunu anliyoruz ki: Akil ve iradeye, iyiyi kötüden seçmek kudretine malik olarak yaratmis oldugu insanlara, Allâh'in sonraki nîmetleri bir degildir ve bir olmayacaktir. Allâh'in bu nimetlerine kavusmak için her seyden evvel, insanin iradesini sarfederek çalismasi, Allâh'in gösterdigi yoldan yürümesi sarttir. Herkes kazancina baglidir. Amma Allâh isterse onun bir amelini bin bir mükâfât ile de karsilar. Bu da Rahîm sifatinin muktezâsidir.

Mâliki yevmi'd-dîn = Allâh, Din günü'nün Mâliki'dir. Bu da Sûre-i celîlede Allâh'in dördüncü sifatidir. Din günü, cezâ ve mükâfatin tahakkuk edecegi son gün, yani âhiret günü demektir.

Fâtiha'nin basinda "Ögmek, ögülmek yalniz Allâh'a mahsustur" denildikten sonra, Allâh'in bu dört sifatinin böylece arka arkaya getirilmesi, en yüksek saygi ile tâzimin, en ciddî bir ögmenin neden dolayi Allâh'a has oldugunun hikmet ve mânâsini da açikça göstermektedir. Simdi mânâ su demek olur: "En yüksek hürmet ve tâzim, ögmek ve ögülmek yalniz Allâh'in hakkidir. Çünkü O, Rabbû'l-âlemîndir. Çünkü O, Rahmân'dir, Rahîm'dir. Çünkü O, Din Günü'nün Mâliki'dir."

"Din Günü'nün Mâliki'dir = Mâliki yevmi'd-dîn" âyet-i celîlesi sunu da haber veriyor ki: Allâhu Teâlâ insanin yaptigi her iyi isi mutlaka âhirette mükâfatlandirir; fakat günâh isleyenlere de isterse adi ile muamele ederek cezâ verir, ister lûtfiyle muamele ederek cezâlandirmaz. Çünkü Allah mutlak Mâlik ve Hâkim'dir, kendisine karsi islenen bir günahi affetmek hususunda adâlet kaydiyle bagli degildir.

Iste Fâtiha'nin ilk kisminda Allâh'in: "Rabb, Rahman, Rahîm, Din Günü'nün Mâliki" oldugu böylece haber verildikten sonra böyle bir Allâh karsisinda kulun ne yolda hareket etmesi gerektigi de söyle tâlim olunuyor:

Iyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn = Ilâhî! Yalniz Sana ibadet ve kulluk ederiz, ancak Sen'den yardim isteriz. Bizi dogru yola, nîmetine eren, azip sapmamis ve gazabina ugramamis olan o bahtiyarlarin yoluna hidayet et, o yolda götür."

Fâtiha'nin bu âyeti, insana tam bir istiklâl ve hürriyet rûhu telkin etmektedir. Demek ki: Hakikî bir mü'min, yalniz Allâh'ina ibadet edecek, yalniz O'ndan yardim isteyecek, baska hiç bir kimsenin kulu kölesi olmayacaktir. Insanin, kendisi gibi insanlara kulluk etmesi, kendi gibi bir insani putlastirmasi, onlardan merhamet dilenmesi insanlik asâletine yakismayan bir zillettir. Fâtiha'nin bu âyeti bunu en belig, en veciz bir ifade ile telkîn etmektedir.

Bu âyetlerin tertibi de dikkate deger: "Allâh'im! Yalniz Sana ibâdet ederiz, ancak Sen'den yardim isteriz" denilmekle Allâh'tan yardim istemenin evvelâ irâdesini sarfederek Allâh'a ubûdiyet ve kullugunu yaptiktan sonra olabilecegi anlatilmis oluyor. Demek ki, Allâh'in nîmetlerinden tamâmiyle faydalanabilmek, O'nun gösterdigi yolda yürümekle olabilecektir. "Yâ Rabb! Yalniz Sana ibâdet ve kulluk eder ve yalniz Sen'den yardim isteriz" demekle evvelâ O'nun yolunda yürüyerek çalisacagimiza söz vermis ve bu çalismamizda yardim istemis oluyoruz.

"Ihdina's-sirâta'l-müstakîm = Yâ Rab! Bizi dogru yola hidâyet et, ilet."

Bu âyetle bundan sonraki âyet, Allâh'tan isteyecegimiz yardimin ne oldugunu ve ne için yardim istedigimizi beyan ediyor, açikliyor. Bunlardan anlasiliyor ki: "Allâh'tan istenilecek en büyük yardim, Allâh'in nîmetlerine eren mes'ut kimselerin yürüdükleri dümdüz ve dosdogru yolu bize buldurmasidir". Bize o yolu göstermesi ve o yoldan yürütmesidir. Allâh'in birligine ve O'ndan baska ibâdete lâyik bir Ilâh olmadigina inanmis olan bir mü'min Allâh'tan daîma kendisini bu dogru yola hidayet etmesini isteyecektir. Çünkü Allâh'in nîmetlerinden dünya ve âhiret saâdetinden kiymetli ve daha yüksek bir sey yoktur. Bunlar da ancak bu dogru yolda yürümekle elde edilebilecektir. Bu dogru yolun Kur'ân, Islâm ve Peygamber'in gösterdigi yol oldugu söylenmistir.

Görülüyor ki, bu âyetler bizi hayat yoluna irsad ediyor, Allâh'in nîmetlerine nasil erisebilecegimizi anlatiyor. Ilim, san'at, irfan, medeniyet ve servet, bunlardan hepsi, bu dünyada insanlarin can attiklari nîmetlerdendir ve iste bütün bunlar, Allâh'in gösterdigi dogru yoldan hiç sapmadan yürümekle elde edilebilecektir; bu âyetlerden anlasilan hakikat budur. Simdi Fâtiha Sûresi'nin genisçe bir meâlini, mânâsini verelim:

"Ögmek, ögülmek, en yüksek saygi ve tâzim, yalniz Allâh'in hakkidir. O'na mahsustur. O Allah ki, görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen, canli ve cansiz bütün varlik âlemini yoktan var ederek terbiye eden, yavas yavas yükselten, besleyip büyüten ve böylece her seyi kemâline eristiren mutlak kudret sâhibidir.

O Allâh ki, Rahmân'dir; çok merhametlidir. Yarattiklarinin hepsine sahsini ve nev'ini muhafaza edecek her türlü kabiliyetleri, varligini devam ettirebilmek için muhtaç oldugu her seyi evvelâ hepsine müsâvî olarak vermistir. Bunlari verirken akilliyi akilsizdan, îmanliyi îmansizdan, çalisani çalismayandan ayirt etmemistir. Her bir mevcut, istemeden ve kendi çalismasi olmadan hayat nîmetine ve o nîmeti devam ettirecek diger vasitalara basvurmustur.

O Allâh ki, Rahîm'dir; akil ve irade ile baskalarindan üstün kildigi insanlara, sonraki ve hele âhiret nîmetlerini herkesin çalismasina, kazancina, îman ve ameline baglamistir.

O Allah ki, dünyada hayir yolunu tutanlari âhirette hayir ile mükâfatlandirmak; buyruklarina aykiri olarak ser yolunu tutanlari da cezalandirmak kudretine sahiptir; âhirette herkesi, dünyadaki ameline göre cezâlandirmaktan âciz degildir. Kendisine karsi gelmis olanlarin günahlarini affetmek de elindedir. Iste Allâh, böyle bir Allâh'tir.

Ey bu sifatlarla muttasif olan Allâh'im! Sen birsin; yalniz Sana ibâdet ve kulluk ederiz ve islerimizde ancak Sen'den yardim isteriz. Bizi dogru yola, nîmetine eren, azip sapmamis ve böylelikle Sen'in gazabini üzerine çekmemis olan o bahtiyar ve mes'ut insanlarin yoluna hidâyet et, o yola ilet, o yoldan yürüt. (Duâmizi kabul eyle Allâh'im!)"



Click for Aachen, Germany Forecast
Aachen


Misafir defteri
(Siteye neler koymamizi istersiniz? Önerilerinizi misafir defterine yazabilirsiniz.)
E-Mail